1968 yılında sosyal psikologlar Bibb Latané ve John Darley, New York’ta bir cinayet olayının ardından toplumun ilgisizliğini anlamak için bir dizi deney yaptı.
Olay, genç bir kadının (Kitty Genovese) sokak ortasında öldürülmesi ve çevredeki onlarca kişinin yardım etmemesiyle gündeme gelmişti.
Araştırmacılar şu sorunun peşine düştü:
“Bir insan, başkaları varken neden yardım etmez?”
Latané ve Darley laboratuvar ortamında küçük gruplar oluşturdular.
Katılımcılardan, başka odalarda bulunan kişilerle (aslında kaydedilmiş seslerle) kısa bir görüşme yapmaları istendi.
Görüşme sırasında, diğer odalardaki “kişilerden” biri epilepsi nöbeti geçirmeye başladı.
Deneyin sonucu çarpıcıydı:
• Katılımcı tek başınaysa, yardım etmeye koştu.
• Odada 3–4 kişi olduğunu sanıyorsa, yardım etme oranı dramatik biçimde azaldı.
Çünkü herkes birbirine baktı, “nasıl olsa birisi yardım eder” diye düşündü.
Bu olgu, psikolojiye seyirci etkisi (bystander effect) olarak geçti.
Yani bir durumda sorumluluk, kalabalık içinde dağılır. Herkes pasifleşir çünkü bireysel sorumluluk hissi azalır.
Araştırma, günlük yaşamda sıkça gördüğümüz birçok durumu açıklar:
• Sokakta biri fenalaştığında herkes izler ama çok az kişi yardım eder.
• İş yerinde bir sorun olduğunda kimse müdahale etmez.
• Online ortamda birine haksızlık edildiğinde, çoğu kişi sadece sessizce izler.
Seyirci etkisi, insanın sosyal doğasının karanlık bir yanını gösterir:
Kalabalık içinde bireysel vicdan susturulur.
Bu bulgu, bugün psikolojik ilk yardım, kriz yönetimi, toplumsal farkındalık kampanyaları ve travma sonrası yardım süreçlerinde temel referanstır.
Bir kişi “birisi mutlaka yardım eder” dediğinde, kimse etmez.
Klinik Psikolog Nesibe Dinç, bireylerin bu pasiflik döngüsünü kırmalarına, kendi sınırları içinde aktif sorumluluk almalarına yardımcı olur.
Terapi süreci, sadece iç dünyayı anlamak değil, dünyada nasıl tepki verdiğini fark etmek demektir.
👉 klinikpsikolognesibedinc.com