Uncategorized

Tekrarlama Zorlanımı: Aynı Hataları Neden Yeniden Yaparız?

Bir ilişkinin bitme biçimi, bir davranış döngüsü ya da bir seçim… Hepsi farklı zamanlarda yaşansa bile, çoğu insan hayatında benzer hikâyeleri tekrar ettiğini fark eder. “Neden hep aynı tür insanlara çekiliyorum?” ya da “neden aynı noktada pes ediyorum?” gibi sorular, psikanalitik düşüncede tekrarlama zorlanımı kavramıyla açıklanır.

Freud bu kavramı ilk kez travma sonrası davranışları incelerken fark etti. İnsan zihni, acı veren bir deneyimi unutmak yerine, onu yeniden sahnelemeye eğilimlidir. Bu durum, yüzeyde irrasyonel görünse de aslında bilinçdışının onarma girişimidir. Kişi, geçmişte çözemediği bir çatışmayı farklı biçimlerde tekrar ederek bu kez sonucu değiştirmeye çalışır. Ancak çoğu zaman aynı döngünün içinde sıkışır.

Bir çocuk, sevgiyi yalnızca eleştiren bir ebeveynden gördüyse, yetişkin olduğunda da eleştiren partnerleri seçebilir. Bu seçim, “acı arayışı” değildir; zihnin, tanıdık olanı yeniden sahneleyip sonunda iyileştirme umududur. Yani tekrarlama, aslında bir iyileştirme denemesidir. Fakat bu döngü fark edilmezse, kişi geçmişin kuklası haline gelir.

Psikanalitik terapi, bu döngüyü görünür kılar. Terapist, danışanın yaşamındaki tekrar kalıplarını fark eder ve bunların kökenini erken dönem ilişkilerde arar. Bu farkındalık, geçmişin bugüne sızdığı anları açığa çıkarır. Kişi artık “neden aynı şeyi yaşıyorum” diye sormaz; “bunu kiminle yaşıyorum” ve “ilk kimle yaşamıştım” sorularını sorar.
İyileşme, bu farkındalığın içinde başlar.

Tekrarlama zorlanımı, yalnızca ilişkilerde değil, iş seçimlerinde, başarı ve başarısızlık döngülerinde de kendini gösterebilir. Zihin, travmatik bir anıyı onarmak isterken, o anının dinamiklerini yeniden üretir. Bu yüzden bazı insanlar, farkında olmadan aynı çatışmayı farklı sahnelerde yaşarlar.
Terapi sürecinde bu tekrarlar, “yeniden canlandırma” yerine “yeniden anlamlandırma”ya dönüşür. Kişi artık geçmişi yaşamaz, geçmişle konuşur.

Bu kavram, modern psikoterapilerin birçoğuna ilham olmuştur. Tekrarlama zorlanımı, insanın geçmişinden kaçamayacağını değil, onunla başka bir ilişki kurabileceğini söyler. Bilinçdışı tekrar eder, çünkü tamamlanmamış olanı tamamlamak ister.
Ancak bu tamamlanma, farkındalık olmadan mümkün değildir. Psikanalitik bakış, kişiyi kendi döngüsünü görmeye, bu döngünün anlamını çözmeye çağırır.

Her şehirde, her kültürde, her yaşta insanın paylaştığı ortak bir kaderdir bu: geçmişi yeniden yaşamak. Ancak bazıları bu döngünün farkına varıp onu dönüştürebilir.
Tekrarlama zorlanımıyla yüzleşmek, kaderi değiştirmek anlamına gelmez; onu anlamlandırmaktır.

Kişi, geçmişini unutmaz ama onun tarafından yönetilmekten vazgeçer.
Bu da belki, insanın kendine verebileceği en büyük özgürlüktür.

Daha fazla psikanalitik içerik için psikanalitikterapi.com’da yayımlanan yazılara göz atabilirsiniz. https://klinikpsikolognesibedinc.com/sabah-uyanma-aliskanligini-degistir-hayatini-degistir/